‘Barış Süreci’ne Söylem Yaklaşımı
Türk hükümeti ile PKK arasındaki yeni diyalog süreci bir söylem olarak incelenebilir. Bu makalenin savunduğu temel fikir şudur: ‘barış süreci’ söylemi AKP’nin, BDP’nin ve PKK’nın Kürt sorununa olan yaklaşımını meşrulaştırırken AKP’nin, BDP’nin ve PKK’nın davranışına yönelik eleştirileri gayrı meşru ilan etti. Bu söylem iki ana sorunu da beraberinde getirdi. Birincisi, bu diyalog sürecini ‘barış süreci’ olarak tanımlamak tarafları ve süreçle ilgili tartışmayı kapatan ya da engelleyen bir ‘otoriter söylem’ (authoritative discourse) haline geldi. İkincisi, ve birinci noktayla da bağlantılı olarak, herhangi bir söylem her zaman için ‘karşıt’ını (antagonism) yaratır. Bu nedenle, bu süreçten kendini dışlanmış ya da marjinalize olmuş hissedenler çıkacaktır. Bu makaledeki temel sav, bu sürece ‘barış süreci’ adını koyan taraflar, bu sürecin katılımcılarını –yani kendilerini, ve kendi eylemlerini meşrulaştırırken, bu sürecin nasıl işlediğini ve süreçteki aktörleri eleştiren tarafları gayrı meşru ilan etmektedirler. Bu durum, gayrı meşru ilan edilen kesimi karşıtlaştıracak, ve marjinalize edecektir. Bu karşıtlaştırma, demokrasilerde görülmemesi gereken bir durumdur. Demokrasi azınlığın haklarını korurken toplumun büyük kesimini memnun edecek kararların alınmasını hedeflemelidir. Ancak, bu sürecin ilerleyiş biçimi demokrasiyi iyileştirmek ve toplumun büyük kesimini memnun etmek yerine bu süreçte rol oynayanların hegemonik eylemine dönüşmüştür.