Sayıştay Krizde!  Acil bir Sorun ama Önemli Bir Gündem Maddesi mi?

Date:

Sayıştay Krizde! 

Acil bir Sorun ama Önemli Bir Gündem Maddesi mi?

Marco Polo, tek tek her taşıyla bir köprüyü anlatıyor.

“Peki, köprüyü taşıyan taş hangisi?” diye sorar Kubilay Han.

“Köprüyü taşıyan şu taş ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavisi…” der Marco.

Kubilay Han sesiz kalır bir süre, düşünür. Sonra ekler: “Neden taşları anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey var o da kemer.”

Marco cevap verir:

“Taşlar yoksa kemer de yoktur”

-İtalo Calvino – Görünmez Kentler 

Giriş 

Demokrasilerde, parlementolar ülkede vatandaşlardan toplanan vergilerin kamu harcamaları için kullanılmasını gözetmek ve hükümetleri de kamu kaynaklarının yönetimi konusunda hesap verebilir kılmak gibi önemli bir rol oynarlar. Türkiye’de kamu harcamalarının dış denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay yapar. 2005 yılında yapılan bir kanun tasarısı ile 1982 anayasasının 160.maddesinde değişiklik yapılarak  dış denetim sisteminin INTOSAI (Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı) standartları yönünde modernize edilmesi öngörülmüştür. Bu değişiklik Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalanan 17. Stand-By Anlaşması’nda Türk otoriteleri tarafından taahhüt edilen değişikliklerden biriydi. Ayrıca IMF’in dış denetim konusundaki koşulları Dünya Bankası’nın ve Avrupa Birliği’nin bu yöndeki talepleri ile örtüşmekteydi. Bu anayasa değişikliği ile Sayıştay merkezi yönetim bütçesindeki tüm kamu kurumlarının ve daha önce Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetelenen sosyal güvenlik kurumlarının ve kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) harcamalarını araştırma ve denetleme yetkisi ile donatılmıştır. Ayrıca Sayıştay denetimine tabi tutulan kamu kurumları arasına Cumhuriyet tarihinde ilk defa askeri kurum ve kuruluşlar da dahil edilmiştir.

Sayıştay, kendisine verilmesi öngörülen bu görev ve sorumluluklar ile en azından kağıt üzerinde yargısal güçleri olan ve ancak hukuki yönden denetim yapabilen bir mahkeme modelinden standarlar üzerinden performans denetimi yapan bir yüksek denetim kurumu haline gelmiştir (SIGMA 2012:23). Tüm bu değişiklikler uluslararası denetim standatları ile uyum yönünde atılmış önemli adımlar olarak değerlendirilmiştir (Avrupa Komisyonu 2008:85). Eğer yasa tasarısı hiç bir gecikme ve müdahaleye maruz kalmadan kanun haline gelebilseydi bu süreç dış teşvikli reformlar kapsamında bir başarı öyküsü olarak nitelendirilebilirdi. Fakat, tasarı Meclis’te beş yıl bekledikten sonra, ancak 2010 yılında yasa haline gelebildi. Bunun da ötesinde yasa genel kurul’da alınan son dakika kararları ile belli değişiklikler yapılarak kabul edilebildi.

Sayıştay kendi idari yapısını bu yeni yasal düzenlemelere adapte etmeye çalışırken, hükümet yetkilileri Sayıştay’in kurumsal yapısına ilişkin tartışmalı yeni düzenlemeler yapma yoluna gitmişlerdir. Tüm bu yasal düzenlemeler sadece Sayıştay’ın şeffaflığı üzerine gölge düşermekle kalmamış ayrıca kurumu nedereyse işlevsiz hale getirmiştir (Özsemerci 2011:110).  Bugün kamu kurumlarının dış denetimi etrafında dönen tartışmalar Meclis’te tıkanma noktasına gelmiştir. Bunun demokrasi ve kamu harcamalarının şeffaflığı için iyiye işaret olmadığı açıktır. Fakat bu kadar acil bir durum olmasına rağmen bu durumun hükümetin acil gündem maddelerinden biri olduğu da söylenemez. Bu çalışma dış denetim sistemindeki reform sürecine ışık tutmayı ve Sayıştay’ın yasada ve pratikte değişen konumunu analiz etmeyi amaçlamaktadır. 

Neden Yeni bir Sayıştay Yasası?

Türkiye’nin kamu mali denetim sistemi geleneksel olarak oldukça karmaşık ve etkisizdi. Genel Hesap Yasası (1927) çercevesinde kamu idaresindeki tüm kurumların denetimi Maliye Bakanlığı, Sayıştay ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından ex ante (öncül) şekilde yapılmaktaydı. Meclisteki Plan ve Bütçe Komisyonu (PBK) da Sayıştay raporlarını incelemek ile yükümlüydü. Ama sistem iki nedenden dolayı etkili çalışmamaktaydı. İlk olarak, PBK’da konuyla ilgili teknik ve metodolojik bilgiye sahip bir birim olmadığı için Sayışta raporların çoğu genelde incelenmeden rafa kaldırılıyordu. İkincisi genel kontrol ve denetim standartları yoktu. Bu nedenle Sayıştayın yaptığı dış denetim çoğunlukla rutin bürokratik zorunluluklar olarak görülüyor ve politik vesayet altında gerçekleştiriliyordu (Öniş 2009:411; OECD 2002:9; Global Integrity 2004:59; TESEV 2004:2-3). Sonuçta, denetim raporları genelde göz ardı edilmekte ya da hükümet tarafından hak ettiği ilgiyi görmediği için bir politika değişikliğine de yol açmıyordu (Global Integrity 2010:99). Bütçenin üzerinde etkili yasal bir gözetimin olmadığı ve kamu harcamalarının güvenilir dış denetçiler tarafından izlenmediği bir sistem kamu harcamalarında idarenin aşırı takdir yetkisine sahip olma riskini doğurmuştu (Çaha 2009:111). Bu da kamu harcamalarında aşırı israfa yol açmıştı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından 2001’de yayınlanan bir raporda 1990 ve 2000 yılları arasında kamu idari yapılanmasındaki israf 195.2 milyar $ olarak hesaplanmıştır.

2000li yılların başında hükümet dış denetimde uluslararası standartların yokluğunun kamu harcamalarının etkili denetimini kısıtladığını ve yolsuzluğa yol açtığını tespit ederek bunu bir politika problemi olarak tanımlanmıştır (Dinçer/Yılmaz 2003:48; TESEV 2011:16; Saygılıoğlu/Arı 2003:211). Bu alandaki reform ihtiyaci 2001 yılında yaşanan mali kriz ile birlikte gündeme taşınmış ve dillendirilmiştir. Bu noktada, bu politika değişiminde uluslararası kurumların aktif rol oynadığı açıktır. Tepeden indirilen bu reform sürecinde sadece AB değil IMF  ve Dünya Bankası da etkili olmuştur (Uğur 2008; Aydın/Carkoğlu 2009). Bu konudaki daha detaylı ve somut planlar 2003 yılında Kamu İdaresinde yeniden yapılanmayi içeren aksiyon planında listelenmiştir. Bu plan Avrupa Komisyonu’nun İleleme raporlarında belirttiği noktalara göre şekillenmiştir (Dinçer/Yılmaz 2003:12). Buna göre AB Türkiye’nin INTOSAI standartlarına uyum sağlamasını ve bağımsız dış denetim birimlerini de içerecek şekilde etkili ve şeffaf mali idare ve kontrol sistemleri için metotlar geliştirmesini talep etmiştir (Avrupa Komisyonu 2004:131).

Türkiye, 2000li yılların başında ekonomik iyileşme kapsamında büyük ölçüde uluslararası finans kuruluşları tarafından yürütülen (IMF ve Dünya Bankası) yapısal programların parçası haline gelmiştir. Uluslararası finans kuruluşları Türkiye’de yütütükleri proje ve kredi anlaşmalarında kamu maliyesi konusunda düzenleyici bir yasal çerçevenin olmamasını eleştirmişlerdir. Bu çerçevede 2002 yılında kontrol ve denetim standartlarının uluslararası uygulamalara yakınlaştrmak amacıyla Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Meclis’e sunulmuştur. Bu kanunun yürürlüğe girmesi IMF ile 1999 yılında imzalanan ve Türkiye’ye 15 milyar $ kredi verilmesini öngören 17. Stand-by anlaşması taahütlerden biri olmuştur (Demir et al. 2002:24-5; Sabuktay 2009:1). Ayrıca Dünya Bankası, Türkiye’de 2001 mali krizi sonrası yürüttüğü ve hükümetin acil reform önceliklerini hedef alan Mali İdare ve Kamu Sektöründe Uyum için oluşturulan Borçlanma Programında (PFPSAL-II)[1] Türk mali idare sisteminin yeniden düzenlenmesini desteklemiştir (Dünya Bankası 2002:4). Bu noktada IMF ve Dünya Bankasının koşulları AB’nin bu alandaki öncelikleri ile örtüşmüştür (Avrupa Komisyonu 2003:125). 2002 yılında Meclis’e sunulan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Avrupa Komisyonu’nun 2001 ve 2002 yıllarında yayınlanan düzenli raporlarında 28. Başlık (mali kontrol)  altında belirtilen ve Türkiye’den talep ettiği öncelikler doğrultusunda tasarlanmıştır.[2] Yasa tarasırı, 2002 yılında kanun haline gelmiş ve hem iç hem de dış denetim sistemlerini INTOSAI standartları çerçevesinde düzenlemeyi öngürmüştür.

Yeni yasa dış denetim sistemine yeni yasal standartlar getirmiştir.Yasa kapsamında 1982 anayasasının 160. maddesi 2005 yılında değiştirilmiş ve Sayıştay’ın denetim alanı genişletilmiştir. Bu nedenle INTOSAI standartlarına uygun yeni bir Sayıştay yasasının yapılması zaruri hale gelmiştir  (SIGMA 2009: 5). INTOSAI standartlar üzerinden denetim yapılmasını öngördüğünden hukuki denetim anlayışına dayanan varolan denetim sistemi ile uyuşmazlık doğurmuştur (SIGMA 2008: 2). Bu çelişkili durumu ortadan kaldırmak için yeni bir Sayıştay yasası tasarlanmıştır ve 2005 yılında Meclis’e sunulmuştur. Bu yasa tasarısı Sayıştay’ın kurumsal yapısını değiştirmeyi ve kurumun görev ve yetkilerini yeni sistem ile senkronize etmeyi amaçlamıştır. Yasa tasarısı ayrıca Sayıştay’a daha geniş bir idari özerklik ve işlevsel bağımsızlık da tanımıştır. 

Sayistay

Sayıştay Yasa Tasarısı’na Ne oldu?

Sayıştay yasa tasarısı Meclis’te beş yıl bekledikten sonra 2010 yılında yürürlüğe girebilmiştir. Bu yeni düzenleme ile Sayıştay’ın dış denetim yetkisi askeriye gibi daha önce denetim dışında olan kurumların da denetim kapsamına alınması ile genişletilmiştir. Bu çerçevede yasanın kabul edilmesi kamu harcamalarının daha şeffaf bir denetime tabi tutulmasını sağlayacağı için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir (Altay 2011). Yasa Türkiye’nin uzun yıllardır ekiskliğini hissetiği kamuda şeffaflık konusuna bir çözüm sunabilecektir. Fakat, yasa Meclis’te Genel Kurul görüşmeleri sırasında alınan son dakika kararları ile bazı sınırlamalar ile kabul edilebilmiştir.

İlk olarak,  ikinci maddede yapılan değişiklik ile performans denetimi yeniden formule edilmiş ve Sayıştay’ın kurumların belirlediği kıstaslara göre denetimin yapılabilieceği yönünde bir kısıtlamaya gidilmiştir Bu çerçevede performans denetimi tanımından “kamu kaynaklarının verimli, etkin ve tutumlu kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi” ifadesi çıkarılarak yerine idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi  tanımı getirilmiştir (TESEV 2012:21). Böylece Sayıştay kamu kurumlarını bu kurumların kendileri belirledikleri yıllık hedef göstergeler  çerçevesinde, bu  hedefin bu kurum için yeterli olup olmadığı ya da kurumun daha iyi bir performans sergileyip sergileyemeyeceği araştırılmadan değerlendirebilmekle yükümlü hale gelmiştir (Özsemerci 2011:107; CHP 2010:9). Ayrıca Savunma Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın stratejik plan hazırlaması zorunlu değildir, yani hedef ve gösterge belirlemeye tabi olmayacaklardır (Yentürk 2011:8). Bu düzenleme ile performans denetimin kapsamı sınırlandırılmış, bütçenin Meclis tarafından denetim ilkesi zarar görmüştür ve kurumlara kamu harcaması konusunda daha geniş yetkiler tanınmıştır (Global Integrity 2010:97; TEPAV 2011:10; TI 2012:8). Hükümet yetkilileri Sayıştay’ın performans denetim araçları ile donatılmasının yargının yürütmenin işlerine karışma riskini doğuracağını savunurken[3], Sayıştay çalışanları, muhalefet partisinden yetkililer[4] ve bazı sivil toplum örgütleri performans denetim araçları olmadan Sayştay’ın kamu kurumlarının harcamalarını etkili bir şekilde denetleyemeyeceğini öne sürmüşlerdir (TESEV 2012; Özsemerci 2011; CHP 2010).

İkinci olarak, tüm asker harcamalar ve kamu alımları Sayıştay’ın denetimine tabi tutulmuş fakat OYAK (Ordu Yardımlaşma Kurumu) bu kapsamın dışında tutulmuştur (Altay 2011:304). Askeriye, Cumhuriyet tarihinde ilk defa askeri harcamaları sivil denetime tabi tutacak olan Sayıştay kanununun olduğu gibi kabul edilmesine büyük direnç göstermiştir.[5] Bu nedenle, askeriyeye denetim raporlarını kamuya açıklayıp açıklamama konusunda ayrıcalık tanınmıştır (TEPAV 2011:10; TESEV 2012:5). Bu konu oldukça önemlidir. Çünkü güvenlik ve kolluk güçlerine ayrılan bütçe genel bütçenin neredeyse %11ini oluşturmaktadır. Bu da 39 milyar TL gibi bir rakama tekabül etmektedir. Diğer yandan askeri harcamalar Gayri Safi Milli Hasılanın %2sini oluşturmakta ve 2011 yılında 26.3 milyar TL olarak hesaplanmıştır (TESEV 2012:17). Askeri harcamalar konusundaki düzenlemelerbazı ulusal ve uluslararası gözlemci kurumlar tarafından eleştirilmiş ve INTOSAI standartları çerçevesinde geriye atılmış adımlar olarak değerlendirilmiştir (Global Integrity 2010:97; TEPAV 2011:10,TESEV 2012:5; TI 2012:8, EC 2010:9).

Sayıştay Kanunu kabul edildikten sonra, Sayıştay kendi iç hukukunu ve kurumsal düzenlemelerini yeni kanuna uyarlamaya çalışmıştır. Bu oldukça zorlayıcı bir süreçtir. Bu süreçte Sayıştay uluslararası örgütlerin kapasite geliştirme amaçlı projelerine dahil olmuş ve idari ve teknik anlamda yardım almıştır (SIGMA 2012:18). AB destekli eşleştirme (twinning) projesi sayesinde kurum iç düzenlemeleri için yeni yasa ile uyumlu bir çerçeve oluşturabilmiştir (SIGMA 2012:23). Ayrıca Dünya Bankası desteği ile 2012’de yürütülen proje de kurumun oluşturulan çerçeveyi yürütmek için bir stratejik plan oluşturmasında etkili olmuştur.[6]

Sayıştay Başkanı 2012 Nisan ayında yaptığı açıklamada dış denetçilerin uygulama aşamasında olduklarını ve kamu kurumlarını yeni yasa çerçevesinde denetlemeye başladıklarını belirtmiştir. Yasa gereği Sayıştay denetim gruplarınca hazırlanan denetim raporları belirli kalite kontrol sürecinden geçirilerek Sayıştay Raporuna dönüştükten sonra Başkanlıkça TBMM’ye sunulacaktır.[7] Meclis’te bütçe görüşmeleri başlamadan Sayıştay 132 rapor hazırlamış ve öngörüldüğü gibi Meclis’e sunmaya hazır hale getirmiştir.[8] Fakat Meclis yaz dönemi için tatile girmeden hemen önce Sayıştay kanunu ile ilgili bir değişiklik torba yasa[9] kapsamına alınmış ve Haziran ayında Meclis’ten geçirilmiştir. Torba yasa son dönemde hükümetin bir çok farklı yasada aynı anda değişklik yapmasına imkan tanıyan bir araç haline gelmiş ve sık sık kullanılır olmuştur. Bu son dakika değişikliği nedeni ile Sayıştay sonbaharda PBK’da bütçe görüşmeleri başlamadan önce denetim raporlarını Meclis’e gönderememiştir. Bu durum daha önce Cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmamıştır.[10] Sayıştay Başkanı hazırlanan 132 raporun yasada yapılan son dakika değişikliği neticesşnde oluşan yeni mevzuata uygun olmadığını gerekçe olarak göstermiştir.[11] Özetle bu yasal düzenlemelerin 2011 yılında Sayıştay’ın kamu kurumlarını denetlenmesinin önüne geçtiği söylenebilir.

2012’de alınan yasal önlemler Sayıştay’ın kurumsal özerkliğini sınırlandırmıştır. Ayrıca 2010’da kabul edilen yasayı geriye götürerek askeriye de dahil olmak üzere tüm kamu kurumlarının harcamalarının denetimi nederedeyse imkansız hale gelmiştir (TESEV 2012:8). Anayasa Mahkemesi, Sayıştay’ın yetkilerinin kısıtlanmasına karşı çıkmış ve kamu harcamalarının şeffaflığının ve hesap verilebilirliğini sağlayan kuralları yeniden uygulamaya koymuştur. Fakat tüm bu koşullar altında var olan denetim kılavuzuna uygun performans denetimi tam anlamıyla yapılamamıştır (Avrupa Komisyonu 2013:76). Sayıştay 146 kurumun raporunu[12] hazırlanmasına rağmen Meclis bütçe gözetimini sağlayacak kalitede olmadığı için bu raporlardan memnun olmamıştır. Bir çok kamu kurumu Sayıştayın performans denetimi için talep ettiği bilgileri sağlayamamıştır. Sonuçta da Sayıştay kurumların denetimi çerçevesinde sağlıklı görüş bildirememiş ve son iki yılda belirlenen kılavuza uygun denetim yapamamıştır.[13]

Sayıştay’ın içinde bulunduğu bu kriz dışarıdan teşvik edilen reformların politik olarak sahiplenilmediği sürece başarızlığa yol açtığını  göstermiştir. Yeni Sayıştay kanunu uluslararası finans kurumlarının kredi ve fonlarından yararlanmak ve AB üyelik sürecinin devamı adına tasarlanmıştır. Yani bu yönde bir yasal değişim kamudan gelen bir talep ya da iç baskıdan ziyade dış baskılardan kaynaklanmıştır (Karabeyli/Coşkun 2010:94).  Sonuçta olarak da hukuka dayalı geleneksel denetim sistemi yasa ile getirilen ve performans denetimi gerektiren standartlara dayalı sistem ile çelişir hale gelmiştir (SIGMA 2008: 2). Siyasi aktörler yasal uyum için gösterdikkleri istekli tavrı bu standartların uygulanması söz konusu olunca sergileyememişlerdir. Bunun yerine eski ve yeni dış denetim sistem arasında bir uzlaşı noktasına varana kadar kanunu kendi öncelikleri doğrultusunda düzenlemişlerdir.

Peki Son Durum Ne? 

Sayıştay’daki kriz henüz aşılabilmiş değildir. Hükümet Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı bypass edecek yeni bir tasarı hazırlamıştır. Şu anki yasal düzenlemede kamu kurumlarının denetim raporlarının Meclis’e ulaştıktan sonra geçen 15 gün içerisinde kamuoyuna duyurulması gereklidir. Fakat 2013’te hazırlanan bu yeni kanun önerisi yasalaşırsa denetim raporları Meclis’e gönderilmeyecek, bunun yerine Sayıştay içerisinde tartışılacaktır.[14] Bu durum muhalefet partilerinin ve kamuoyunun kamu durumlarını denetlemesini zorlaştıracaktır.[15] Ayrıca denetmenlerin karar alma konusundaki yetkileri sınırlandırılacak fakat Sayıştay başsavcısının yetkileri genişletilecektir. Hükümet bu düzenlemenin Sayıştay daha çok güçlendireceğini savunsa da ulusal ve uluslararası gözlemciler bu düzenlemenin kurumun bağımsızlığı, denetim kapasitesi ve işlevsel etkinliği için bir geri adım olduğunu savunmuşlardır (TESEV 2012:5-6, EC 2013:76). Bu düzenleme kamu harcamaları konusunda yürütmenin takdir yetkisinin aşırı boyutlara ulaşma riskini doğuracaktır.[16] Avrupa Komisyonu da Ekim ayında Türkiye için yayınldığı İlerleme Raporunda önerilen yasa önerisi hakkındaki çekincelerini açıkca belirtmiştir. [17] Sayıştay denetçilerinden, muhalefet partilerinden, uluslararası örgütlerden ve sivil toplum örgütlerinden gelen tepkiler nedeniyle bu yasa tasarısı şimdilik rafa kaldırılmıştır.[18]

Meclis’te Sayıştay’in etkinliği ve bağımsızlığı üzerine tarışmalar bugün de devam etmektedir.[19]  Bu yazının yazıldığı günlerde  Meclis’te 2014 bütçe görüşmelerinin yapılmaktaydı. Eksik ve kısaltılmış Sayıştay raporları bu konuda varolan tartışmaları alevlendirmiştir. Muhalefet partileri kamu kurumlarında yapılan yolsuzluğun farkedilmesini engellemek amacıyla Sayıştay raporlarının hayli kırpılarak Meclis’e gönderildiğini savunmuş ve hükümeti oldukça sert şekilde eleştirmişlerdir.[20]

Demokrasilerin doğru dürüst işlemesi için bu konu oldukça acilen çözülmesi gereken bir sorundur ama görünen o ki Türkiye’de bu durum politikacılarının öncelikli gündem maddesi olamamaktadır. Ve yakın gelecekte de, en azından önümüzdeki üç yıl içerisinde, de bu konunun gündeme taşınması pek olası gözükmemektedir. Çünkü Resmi Gazete’de yayınlanan son bir değişiklikle kamu kurum ve kuruluşlarının detaylı mali bilgi ve tablolarının üç yıl daha Sayıştay’a verilmemesinin yolu açılmıştır.[21] Mart ayında yapılacal yerel seçimler de dikkate alınırsa Sayıştay kanunun yeniden hükümetin gündemine gelmesi pek olası gözükmemektedir.

Devlet kurumlarında şeffaflık Türkiye’nin çok uzun yıllardır eksikliğini hissettiği bir konu olmuştur. Bu çerçevede hükümetin karar alma yetkisi dışında çalışan kontrol ve denetim mekanizmalarının varlığı oldukça önemli hale gelmektedir. Son günlerde gündeme oturan ve hükümet yetkililerini hedef alan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları bu aciliyeti açıkca ortaya koymuştur.[22]

Diğdem Soyaltın,  Yayın Sorumlusu, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (Analiz Türkiye) 

Makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:
Soyaltın, Diğdem  (Aralık, 2013), “Sayıştay Krizde! Acil bir Sorun ama Önemli Bir Gündem Maddesi mi?”, Cilt II, Sayı 10, s.11-20, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (AnalizTürkiye), Londra: Analiz Türkiye (http://researchturkey.org/dev/?p=4587&lang=tr)

Kaynaklar

Altay, Uğur (2011) “Türkiye’de Askeri Harcamaların Denetiminde Yeni Sayıştay Kanunun Getirdiği Açılımlar”, Sayder, Ocak-Şubat-Mart 2011:297-304

Aydın, Senem ve Çarkoğlu, Ali (2009), “Reforms for a Consolidated Democracy: Turkey’, in Leonardo Morlino and Amichai Magen (eds.), International Actors, Democratization Rule of Law: Anchoring Democracy? (UACES Contemporary European Studies; New York: Routledge).

Çaha, Havva (2009) “Türkiye’de Yolsuzluk: Yapısal Boyutları ve Uygulama”, Amme İdaresi Dergisi, 42(1): 105-137.

Dinçer, Ömer ve Yılmaz, Cevdet (2003) “Değişimin Yönetimi için Yönetimde Değişim, Kamuda Yeniden Yapılanma”, T.C Başbakanlık, Ekim, Ankara

Avrupa Komisyonu  (2003), Türkiye Düzenli raporu. SEC (2003) 1426, Brussels.

Avrupa Komisyonu (2004), Türkiye Düzenli raporu SEC (2004) 1201, Brussels

Avrupa Komisyonu (2010), Türkiye İlerleme Raporu SEC (2008) 1327, Brussels.

Avrupa Komisyonu (2010), Türkiye İlerleme Raporu SEC (2010) 1327, Brussels.

Avrupa Komisyonu (2013), Türkiye İlerleme Raporu, SWD (2013) 417, Brussels.

Global Integrity (2004), Turkey Country Profile 2004,

http://back.globalintegrity.org/reports/2004/docs/2004/2004Turkey.pdf

 Global Integrity (2010) Turkey Country Profile 2010,

 http://www.globalintegrity.org/report/ turkey/2010

Karabeyli, Levent ve Coskun, Arife (2010) “Sayıstay Denetimi Bağlamında Hesap Verme Zorunluğu”, Sayder, Temmuz-Agustos-Eylül, pp.83-95

OECD (2002) “Executive Summary, in OECD Reviews of Regulatory Reform: Turkey 2002: Crucial Support for Economic Recovery”, OECD publishing, http://dx.doi.org/10.1787/9789264176010-2-en

 Önisş, Ziya(2009), “Beyond the 2001 financial crisis: The political economy of the new phase of neo-liberal restructuring in Turkey”, Review of International Political Economy 16 (3), 409-32.

Özsemerci, Kemal (2011) “Yolsuzlukla Mücadele Bağlamında Performans Denetimi ve Son Yasal Düzenlemeler”, Sayder, Ocak-Subat-Mart:.102-111

Saygılıoğlu, N. ve Arı, S., (2003) “Etkin Devlet: Kurumsal Bir Tasarı ve Politika Önerisi”, Dilek Sabancı 2002 Araştırma Ödülü, Sabancı Üniversitesi Yayınları, İstanbul. 

Support for Improvement in Governance and Management (SIGMA) (2008), External Audit Assessment- Turkey, May

Support for Improvement in Governance and Management (SIGMA) (2009), External Audit Assessment- Turkey, May

Support for Improvement in Governance and Management (SIGMA) (2012), General Assessment Turkey, March

Transparency International (2012), U4 Expert Answer Overview of Corruption and Anti-corruption in Turkey, January.

Turkey Economic Policy Research Institute (TEPAV) (2011), “Yolsuzlukla Mücadele ve Sivil Toplum İlişkisi: Bir Perspektif Denemesi”, Ankara

Turkish Economic and Social Studies Foundation (TESEV) (2012) “Zayıf Kalan Meclis İradesi:  Yeni Sayıştay Yasası’nda Askerî Harcamaların Denetimi Sorunu”, Democratization (Istanbul: TESEV (Turkish Economic and Social Studies Foundation)

Uğur, Mehmet (2008), ‘Turkish economic policy under AKP government: an assessment for 2002-2007’, Unpublished paper (available at : http://mpra.ub.uni-muenchen.de/18235/).

Yentürk, N. (2011) STK’lar için Askerî ve Güvenlik Harcamalarını Izleme Kılavuzu, Istanbul Bilgi Universitesi Yayınları,  www.stk.bilgi.edu.tr/docs/ askeriharcamalarkilavuzu.pdf 

Dipnotlar 

[1] The PFPSAL–II projesi Nisan 2001’de başlamış ve Haziran 2003’te sonlanmıştır. Bu çerçevede Türk hükümetine  $1.35 milyar verilmesi planlanmıştır.
[2] AB 2001 ve 2003 Katılım Ortaklığı Belgelerinden yararlanılmıştır.
[3] Nurettin Canikli, AKP Grup Başkanvekili, Konuşma, Eylül 2010 (TESEV raporundan alınmıştır. 2012, s.22)
[4]  Lawmakers from the CHP, Nationalist Movement Party (MHP) and Peace and Democracy Party (BDP) criticized the audit reports, Today’s Zaman, 04.11.2013 (http://www.todayszaman.com/news-330558-turkeys-auditing-debates-in-deadlock-opposition-lawmakers-walk-out.html)

[5] “Askerden itiraz“ [Rejection from the military] , Milliyet, 11.03.2010

http://siyaset.milliyet.com.tr/askerden-itiraz/siyaset/siyasetdetay/11.03.2010/1209717/default.htm

[6]  TF071422, Turkish Court of Accounts Strengthening, World Bank Project, 2012
[7] Sayıştay, Basın Açıklaması, http://www.sayistay.gov.tr/habernet.asp?id=1230, Aralık 2013
[8] Denetimde 2011 yili bos gecti, [The 2011 passed without external auditing] Radikal , 27 November 2012 http://www.radikal.com.tr/ekonomi/denetimde_2011_yili_bos_gecti-1109483
[9] Official Gazette (2012) “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun,” No: 6353, 4 July 2012. 28351.
[10] Denetimde 2011 yili bos gecti, [The 2011 passed without external auditing] Radikal , 27 November 2012 http://www.radikal.com.tr/ekonomi/denetimde_2011_yili_bos_gecti-1109483
[11] PBC Meetings, 2012.
[12] Sayıştay denetim gruplarınca hazırlanan 146 adet kurumun mali denetim raporları belirli kalite kontrol sürecinden geçirilerek  Sayıştay Raporuna dönüştükten sonra Başkanlıkça TBMM’ye sunulmuştur.
[13] Turkey’s auditing debates in deadlock, opposition lawmakers walk out, Today’s Zaman, 04.11.2013http://www.todayszaman.com/news-330558-turkeys-auditing-debates-in-deadlock-opposition-lawmakers-walk-out.html, Amendment to make auditing of public spending impossible for three more years, Today’s Zaman, 12.12.2013, http://www.todayszaman.com/news-333795-amendment-to-make-auditing-of-public-spending-impossible-for-three-more-years.html
[14] Sayıştay Kanunu’nda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun Teklifi, [Law proposal amending the law on Turkish Court of Accounts], 18.04.2013http://www.hukukihaber.net/mevzuat/sayistay-kanununda-degisiklik-teklifi-h32634.html
[15] AKP’den Sayıştay’ı Bitirme Yasası [ The Law from the government on Turkish Court of Accounts aiming to abolish the Court], Taraf, 22.04.2013

[16] Changes to Court of Accounts Law would deal blow to transparency, Today’s Zaman, 28.04.2013, http://www.todayszaman.com/news-313869-changes-to-court-of-accounts-law-would-deal-blow-to-transparency.html

[17] ‘AB, Sayıştay kanun taslağından ciddi şekilde endişeli’, [The EU has serious concerns about the draft TCA law], Zaman, 11.10.2013, http://www.zaman.com.tr/dunya_ab-sayistay-kanun-taslagindan-ciddi-sekilde-endiseli_2150613.html

[18] Sayıştay’ın bağımsızlığı zedelenmesin [The independence of the TCA shouldn’t be damaged], Dünya, 15.05.2013 http://www.dunya.com/sayistayin-bagimsizligi-zedelenmesin-191956h-p1.htm
[19] Turkey’s auditing debates in deadlock, opposition lawmakers walk out, Today’s Zaman, 04.11.2013http://www.todayszaman.com/news-330558-turkeys-auditing-debates-in-deadlock-opposition-lawmakers-walk-out.html
[20] Main opposition slams government for missing Court of Accounts reports, Today’s Zaman, 10. 12.2013 http://www.todayszaman.com/news-333654-main-opposition-slams-government-for-missing-court-of-accounts-reports.html; MHPli Günal: AKP TBMMyi yetkisiz, Sayıştay’ı Etkisiz hale getirdi, 06.12.2013, http://www.etikhaber.com/siyaset/159108-mhp-li-guenal-akp-tbmm-yi-yetkisiz-say-stay-etkisiz-hale-getirdi.html
[21] “3 Yıl Daha denetimsiz [No Auditing for three more years], Radikal, 12.12.2013http://www.radikal.com.tr/ekonomi/3_yil_daha_denetimsiz-1165731
[22] Turkish ministers’ sons arrested in corruption and bribery investigation, Guardian, 17.12.2013http://www.theguardian.com/world/2013/dec/17/turkish-ministers-sons-arrested-corruption-investigation

Diğdem Soyaltın
Diğdem Soyaltın
Managing Editor, Centre for Policy and Research on Turkey | Yayın Sorumlusu, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Share post:

Subscribe

Popular

More like this
Related

Türkiye’de Yükselen Finans Kapitalizminin Yorumu

Türkiye, gelişen piyasası ile en iyi pazarlardan birisi olarak...

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı Giriş Türkiye 1980’li yılların...

Uygarlıkların Sınırları: 21. Yüzyılda Türkiye ve Hindistan

Dünyanın iki çok kültürlü ulusu, Türkiye ve Hindistan, ilk...

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik...