ABD-İran Krizinde Azerbaycan: ‘Yakın Komşu’ mu ‘Uzak Dost’ mu?

Date:

Son bir kaç yıldır ABD-İran arasında yaşanan gerginlik son zamanlarda daha da tırmanmakta, bölge ve uluslararası güvenliği tehdit etmektedir. Bu gerginlik bu veya diğer şekilde özellikle bölge devleti olan Azerbaycan’a da yansımaktadır. Gerginlik daha da tırmanırken ABD Azerbaycan’dan İran ile bağlı politikasına açıklık getirmeyi, İran ise Azerbaycan’dan tarafsız kalmayı veya yanında olmasını talep ederek baskı uygulamaktadır. Doğal olarak ABD-İran gerginliği Azerbaycan açısından fırsat ve tehditleri de beraberinde getirmiştir. Azerbaycan için önemli olan tehditleri bertarf edip, fırsatları ulusal çıkarları çerçevesinde korumaktır. 

ABD, tek kutuplu dünyada hegemonyasını korumak ve devam ettirmek için ekonomik, siyasi, askeri gücü ve uluslararası terörizm tehlikesinden başarılı şekilde yararlanarak, enerji kaynaklarına sahip olan Orta Doğu’da konumunu güçlendirmek amacıyla Irak’ı işgal etmiştir. Nükleer ve kimyasal silah iddialarıyla ABD Irak’a saldırsa da, işgal sonrası ülkede nükleer ve kimyasal silah bulunmaması işgal iddialarının gerçek nedenini ortaya çıkarmıştır.[1] Bazı kaynaklar ise ABD’nin Irak’ın işgal etmesini ‘Büyük Orta Doğu’ projesinin ilk aşaması olarak değerlendirmektedir. ‘Büyük Orta Doğu’ projesinin esas amacının bölgede İsrail’in güvenliğini korumak olduğunu iddia edenler olsa da[2], ABD’nin güvenli enerji akışını kontrol etmek stratejisi bu planın özünü teşkil etmektedir.[3]

ABD aynı zamanda bölgedeki diğer devletleri de ‘şer ekseni’ olarak tanımlamakta ve tehdit etmektedir. ABD, Irak ve Afganistan sorununu tamamen halletmeden İran’ı nükleer silah elde etmek istemekle (ettiği için değil) suçlayarak bu ülkeyi ‘Büyük Orta Doğu’ projesinde yeni hedef olarak seçmiştir.

İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ve diğer resmi yetkililer de Don Kişot’un yel değirmenine kılıç salladığı gibi, devlet adamına yakışmayan bir sorumsuzluk içerisinde ABD’nin İran’ı işgal hevesini daha da artıracak açıklamalarda bulunmaktadır. Bu aynen Saddam Hüseyin’in işgalden önce ABD’ye karşı yaptığı açıklamalara benziyor. İran Deniz Kuvvetleri’nin İngiliz askerlerini tartışmalı bölgede tutuklaması ve televizyon kanallarında askerlerin ‘itiraflarını’ Dünya kamuoyuna göstermesi İran’a hiç bir siyasi kazanç sağlamamıştır. Bu durumu büyük bir ihtimalle İran hükümeti de görüyor, ancak bunu iç politikada kamuoyunu istediği şekilde şekillendirmek amacıyla kullanmaktadır. Geçtiğimiz aylarda İran’ın ABD’nin insansız hava keşif aracını ele geçirdiği zaman da aynı tutumu sergilediğini iddia etmek mümkündür.

Dünya basınında ABD veya İsrail’in İran’a ne zaman saldıracağı konusunda çeşitli senaryolar üretilmektedir. Her ne kadar tartışmalı olsa da, ABD’nin Irak problemini halletmeden İran’a saldırması ve ‘nokta vuruşu’ yeteneğine sahip roketlerle askeri, sanayi ve diğer strateji hedefleri vurması istisna edilmemektedir. ABD, İran halkının toplumsal-siyasi ve psikolojik durumunu öğrenmek için bir kaç roketi ‘yanlışlıkla’ sivil hedeflere yönlendirebilir. ABD, bununla aynı zamanda İran halkının yönetimin yanında olup olmadığını kolaylıkla tespit edebilir.

Tek kutuplu dünyada hegemon olan ABD’nin dış, ekonomik ve güvenlik politikalarındaki herhangi bir değişiklik doğal olarak uluslararası alanda da ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Azerbaycan için önemli olan bu değişikliklerden ulusal çıkarları adına maksimum derecede yararlanmaktır. Bu bakımdan ABD-İran krizi doğrudan Azerbaycan’ı da ilgilendiriyor. Çünkü ABD, Azerbaycan’ın jeopolitik konumunu da dikkate alarak Azerbaycan’ın da bu probleme taraf olmasına çalışmaktadır. 1990’lı yılların sonlarından itibaren ABD Azerbaycan’da askeri üs (mobil askeri üs) kurmak istediğini bildirmektedir.[4] Zaman zaman bu konu taraflar arasındaki görüşmelerde gündeme getirilmektedir. Azerbaycan’ın merhum Devlet Başkanı Haydar Aliyev bu konuda daha temkinli davranmış, bölgesel denge sistemini değiştirme imkânı ve mekanizmalarına sahip olan devletleri (Rusya, İran ve Türkiye) dikkate alarak bu konuda net bir görüş bildirmemiştir.

Son zamanlarda ABD’nin Güney Kafkasya devletlerinin birinde hava savunma sistemini yerleştirmek istemesi Rusya ve İran’ı rahatsız etmektedir. ABD bu konuda ülke adı vermeyerek Azerbaycan ve Gürcistan’ın Rusya ve İran açısından zan altında kalmasına neden olmuştur.

ABD’yi bölgede ‘ağabeyi’ olarak gören Gürcistan bile bu konuyla ilgili görüş bildirmekte acele etmemiştir. Azerbaycan daha ciddi ve temkinli davransa da, Ermenistan ve Rusya basınında bu ülkeyi hedef gösteren bir dizi haberler yayımlanmıştır. Bu durum, Rusya ve Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı ortaklaşa yürüttükleri psikolojik savaşın bir parçasıdır ve son zamanlarda gerginleşen Azerbaycan-İran ilişkilerine de etkisiz kalmamıştır. Böyle bir ortamda Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Haydar Aliyev’in politikasını devam ettirmeye çalışmaktadır. Ancak bugün uluslararası güvenlik sistemi ciddi şekilde değişmektedir ve ABD-İran krizinde (bu kriz daha da derinleşirse veya askeri operasyonlar başlarsa) ABD dünya devletlerini bu konuda 11 Eylül 2001’de terör saldırısından sonra ya yanlarında, ya da karşılarında görecekleri yönünde açıklamalar yapabilir. Bu türden bir açıklama özellikle İran ile komşu devletler açısından büyük önem arz etmekte, fırsat ve tehditleri de beraberinde getirmektedir. Doğal olarak bu durumda Azerbaycan da zor durumda kalacaktır. ABD’nin İran’a saldırması günümüzün jeopolitik gerçekliğinde Azerbaycan’ın stratejik çıkarları ile örtüşmemektedir. Bölgede herhangi bir askeri operasyonun düzenlenmesi Azerbaycan’ın ekonomik, siyasi kalkınması karşısında ciddi bir engeldir. Böyle bir senaryoda ABD’nin, Azerbaycan’ın hava sahasını ve topraklarını İran’a karşı askeri operasyonlarda kullanmak talebi en son arzu olunan gelişmedir.

ABD’nin Irak’tan çekilmesinden sonra Araplar ve Kürtler arasında yaşanması muhtemel sorunlar bölge güvenliğini daha da karmaşık duruma sokabilir. Konuyu bir başka açıdan ele alırsak, Orta Doğu’da karmaşık bir durum yaşandığı zaman İran’a karşı askeri operasyonlar düzenlemesi belki de ABD’nin yararına olacaktır. Özellikle son bir yıldır devam eden ‘Arap Baharı’ndan sonra bölgede iddialı olan devletlerde (Mısır, Suriye) iç politikada siyasi belirsizliğin yaşanması, ABD’ye karşı kurulabilecek ittifak ihtimalini zayıflatmaktadır.

ABD-İran krizinde son zamanlarda yaşanan gelişmeler değerlendirildiğinde kısa ve orta vadede ABD’nin İran’a asker göndermesinden daha çok, İran’ın stratejik önem taşıyan hedeflerine roketlerle saldırması gündemde olabilir. Geniş çaplı askeri operasyonlar düzenlemesi şimdilik perspektifli değildir.

Azerbaycan bu konuları da dikkate almalı, bazı konularda ABD’nin görüşlerini paylaştığını bildirmeli, ama hiç bir zaman hukuki yükümlülük almaya çalışmamalıdır. Azerbaycan ‘sabret ve izle’ politikasını uygulamaya çalışmalı ve olayların hangi mecrada gelişeceğini dikkatle takip etmelidir.

Eğer ABD, İran’a karşı herhangi bir yaptırım uygulamaya veya askeri operasyonlara başlamaya karar vermişse ya da verecekse, Azerbaycan maksimum tedbirli davranmalı ve ABD’nin yanında yer alma ihtimalini geniş açıdan değerlendirmelidir.

Bölgede dengeler değişecekse, yeni denge mekanizmasının kurulması sürecinde Azerbaycan da yer almalıdır.  Olayların dışında kalarak değil, içinde olarak müdahale etmek mümkündür. Doğal olarak Azerbaycan bu denge mekanizmasının omurgası olamaz. Ancak bütün zorluklara rağmen ulusal çıkarlarını maksimum düzeyde korumaya çalışmalıdır.

Güney Azerbaycan’ın bağımsızlık veya özerklik elde etmesi için bütün imkân ve mekanizmalar değerlendirilmelidir. Şimdiki aşamada Kuzey ve Güneyin birleştirilmesi konusu ön plana çıkarılmamalı, ancak bunun orta ve uzun vadede gerçekleşmesi için gerekli temeller oluşturulmalıdır.

Azerbaycan ABD’nin askeri üs talebine prensip olarak olumlu bakabilir. Ancak bu askeri üsten İran’a karşı askeri operasyonlarda kullanılmasına onay vermemelidir. Eğer ABD, Azerbaycan’da askeri üs kuracaksa bu İran’a karşı daha çok caydırıcı özellik taşımalıdır. Bu durumda İran ve Rusya’nın da Azerbaycan’a karşı baskıları belli ölçüde azalabilir. Bir başka ifadeyle Azerbaycan topraklarından ABD’nin İran’a saldırmasına izin verilmemelidir. Bunun Azerbaycan açısından çok ciddi sonuçları olabilir (Ama verilme ihtimali de göz ardı edilmemelidir). Azerbaycan’ın bu konuda ABD’yi ikna etmesi için ciddi sebepleri vardır. Öncelikle İran, Azerbaycan’ın komşusudur ve bundan sonra da hangi şekilde olursa olsun yine komşusu olacaktır.

İran’da yaklaşık 30 milyon Azerbaycan Türkü yaşamaktadır ve ABD askeri operasyonlarda başarılı olamazsa, Fars rejimi onlar için ciddi tehlike oluşturacaktır. Afganistan ve Irak’ta ABD’nin askeri üsleri vardır ve askeri operasyonların bu coğrafyadan başlaması sadece Azerbaycan’ın değil, Güney Kafkasya’nın güvenliği açısından önemlidir. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ciddi tehlike ile karşılaşır. Bölgede enerji kaynaklarına, petrol ve doğalgaz boru hatlarına karşı İran ve Ermenistan tarafından desteklenen terör eylemleri gerçekleştirilebilir.

Bütün bunlara rağmen ABD, Azerbaycan’da askeri üs kurmak isteğini, İran’ın nükleer silah elde etmesini önlemek için bu ülkeye karşı uygulaması ihtimal edilen siyasi, ekonomik ve askeri yaptırımlarda Azerbaycan’ın yer almasını isterse, Azerbaycan buna karşılık:

-ABD’nin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıdığını bildirmesine rağmen sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ne bağımsız devlet olarak mali yardımları durdurmasını veya bu yardımları Azerbaycan üzerinden Karabağ’a aktarılmasını;

-Sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin ABD’deki temsilciliğinin kapatılmasını;

-Bağımsızlığını yeni kazanmış devletlere yardım edilmesi için kabul edilmiş Bağımsızlığın Desteklenmesi Yasası’nda (Freedom Support Act) Azerbaycan’a yardım edilmesini yasaklayan 907. maddeyi tamamen yürürlükten kaldırmasını;

-Milenyum Programı çerçevesinde Azerbaycan’a da yardım etmesini veya bu çerçevede Ermenistan’a edilen yardımların azaltılmasını ya da durdurulmasını;

– Ermenistan’ın Rusya ile askeri ittifakını dikkate alarak bu ülkeye yapılan askeri yardımları askıya almasını;

-Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal edilmiş topraklarını geri almak için askeri operasyonlara başlaması halinde ABD, Ermeni diasporasının Senato ve Temsilciler Meclisi’nde Azerbaycan’a karşı olası yaptırımların önünü almayı;

-ABD’nin Azerbaycan’a siyasi, ekonomik ve askeri yaptırımlar uygulamayacağını garanti altına almayı;

-Dağlık Karabağ’da askeri operasyonlara başlaması halinde Rusya’nın Azerbaycan’a yönelik baskılarının zayıflatılmasına yardımcı olmayı;

-Rusya’nın Ermenistan’da konuşlanan askeri üssünün asker ve mühimmatından Ermenistan’ın yararlanmasına veya Rusya’nın Ermenistan’a askeri yardımda bulunmasına engel olmayı;

-Avrupa Birliği’nin Azerbaycan’a yönelik baskı ve yaptırımlarını hafifletmesini veya kaldırmasını;

-Askeri operasyonlar devam ederken Azerbaycan’ın ekonomik ve mali sorunlar ile karşılaşması halinde yardım etmesini;

-Ermenistan’a işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi için baskı yapmayı, savaş zamanı bu ülkeye siyasi, ekonomik ve mali destek vermemeyi;

-ABD’nin İran’a yönelik askeri operasyonlar sonucunda Azerbaycan’ın kayıplarını (mülteci akını vs.) karşılamasını;

-ABD’den, İran’da Azerbaycan Türklerinin yaşadıkları bölgeleri ağır silahlarla bombalamama teminatı vermesini;

-İran rejiminin düşmesi halinde Güney Azerbaycan’ın ‘kendi kaderini belirleme’(self determination) hakkını kullanmasına imkân vermeyi talep etmelidir.

Bunlar Azerbaycan’ın geleceğini değiştirebilecek derecede önem arz etmektedir. Başarılı ve çok yönlü bir siyaset planlaması yapıldığı takdirde, Azerbaycan, ABD-İran krizinde ulusal menfaatlerini maksimum seviyede koruyabilir. Bunun için uluslararası dinamizm bütün yönleriyle değerlendirilmeli, bölgesel güvenliği tehdit edecek konular araştırılmalı, siyasi ve askeri açıdan birkaç senaryo üretilmelidir.

Dr. Hatem Cabbarlı

Bu makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:

Cabbarlı, Hatem (Nisan, 2012), “ABD-İran Krizinde Azerbaycan: ‘Yakın Komşu’ mu ‘Uzak Dost’ mu?”, Cilt I, Sayı 2,  s.10-15, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (AnalizTürkiye), Londra: AnalizTürkiye (http://researchturkey.org/p=537&lang=tr)


[1] David Wolsh, Irak’ta Kitle İmha Silahı Yok. ABD Medyası Yalana Devam Ediyor, (Çeviren: Batur Özdinç), http://www.barikat-lar.de/dunya/kitleimha.htm, 17 Mayıs 2003; EL Baradei: ‘‘Irak’ta Nükleer Silah Yok’’, http://www.habervitrini.com/haber/el-baradei-irakta-nukleer-silah-yok-74888/, 7 Mart 2003.

[2] Hasan Şafak, Büyük Ortadoğu Projesi/İsrail’in İmparatorluk Planı, Profil Yayımcılık, Kasım 2006, Hasan Yurtsever, İsrail ve Büyük Ortadoğu Projesi, İstanbul, 2004.

[3] Necdet A PAMİR, ‘‘Irak’a Müdahale ve Petrol Boyutu’’, Jeopolitik Dergisi, 5.sayı. kış, 2003, s.43.

[4] “ABŞ Azerbaycanda baza qura biler” (ABD Azerbaycan’da askeri üs kurabilir) http://www.musavat.com,  20 Aralık 2008.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Share post:

Subscribe

Popular

More like this
Related

Türkiye’de Yükselen Finans Kapitalizminin Yorumu

Türkiye, gelişen piyasası ile en iyi pazarlardan birisi olarak...

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı Giriş Türkiye 1980’li yılların...

Uygarlıkların Sınırları: 21. Yüzyılda Türkiye ve Hindistan

Dünyanın iki çok kültürlü ulusu, Türkiye ve Hindistan, ilk...

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik...